2 Ocak 2008 Çarşamba

Polis radarı şaştı

Genel Müdürlüğe çok sayıda şikayet gelmesi üzerine geçmiş dönemde kağıt üzerinde yapılan denetimler uygulamada da hayata geçirilecek. Şoförler, polis radarlarının hareket halindeki araçların hızını gerçeğinden daha fazla gösterdiği gerekçesiyle Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü'nü şikayet yağmuruna tuttu. Süratli araç kullananların kabusu olan polis radarlarının da ayarı şaştı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü, şoförler tarafından, polis radarlarının hareket halindeki araçların hızını gerçeğinden daha fazla gösterdiği gerekçesiyle şikayet yağmuruna tutuldu.
Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü'ne şikayette bulunan radar mağduru Ahmet Taşkın, "Hızım 100 km olmasına rağmen polis radarında 130 km diye tespit edildi. Gereğinin yapılmasını istiyorum" diye şikayetini iletti. Polis radarlarının gerçeğinden daha fazla gösterdiği iddia eden çok sayıda araç sahibi, radarların yanlış tespitine maruz kaldıklarını belirterek, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na şikayetlerini ilettiler. Ölçülür ve tartılır aletlerin tümünü denetleme yetkisi olan Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü'nün senelerdir bu konuda hiç bir denetim yapmadığı belirtilirken, bu aletlerin belli aralıklarla doğru ölçüp ölçmediğine dair kalibrasyonunun ve denetiminin yapılması gerekiyor. Radar mağdurları 'adalet' istiyor.
Kağıt üzerinde denetlendi gözüküyor
Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü, denetimlerini uygulama geçirmek için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan olumlu görüş aldı. Ancak, Genel Müdürlük, EPDK ile ortak yürüttüğü kaçak akaryakıt ile ilgili çalışmalarını belli bir aşamaya getirdikten sonra diğer ölçülür ve tartılır aletlerde de inceleme başlatacak.
Yeni Şafak'akonu ile ilgili açıklamalarda bulunan Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürü Atilla Şahin, "Radar ölçen bir alet, ancak doğru ölçmediğine dair çok sayıda şikayet var. Türkiye'de insandan çok sayaç var. Ama hepsi denetimden mahrum bırakılmış. Senelerdir denetimlerin hepsi kağıt üzerinde 'yapıldı' diye gösteriliyor. Birçok alanda aldatılıyoruz. Türkiye'-de ölçen ve tartan aletlerin denetimini yapacağız" dedi.
Röntgen cihazlarında kanser riski
Türkiye'deki ölçülür ve tartılır aletlerin denetim eksikliğinden dolayı Türkiye'nin sağlık skandalları ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Şahin, doğuda röntgen cihazlarının eskidiğini, bu nedenle kanser riskinin arttığını açıkladı. Şahin, "Sağlıkta röntgen cihazları, termometreler, kan ölçümü için kullanılan aletlerin denetlenip kalibre edilmesi lazım. Doğuda genelllikle röntgen cihazları eskimiştir. Çok net çekmek için çok ışın verirler. Bu nedenle hasta kanser olabilir. O ışının belli bir dozda verilmesi lazım" dedi.

radar bandları

C Band: Bu radarlar 4-8 GHz frekansında çalışır. Dalga boyları 4-8 cm arasındadır. Meteorolojik radarlar genelde 5 cm dalga boyunu kullanır. Bu radarlarla hem rüzgar bilgileri hem de yağış bilgilerini elde etmek mümkündür.
L Band: Bu radarlar 1-2 GHz frekansında çalışırlar. 15-30 cm dalga boylu mikrodalga yayınlarlar (Genellikle 20 cm). Askeri ve sivil amaçlı olarak uçakların algılanmasında kullanılır.
S Band: Bu radarlar 2-4 GHz frekansında çalışırlar. Dalga boyları 8-15 cm. arasındadır. Meteorolojik amaçlı olarak kullanılan S Band radarlar genelde 10 cm dalga boyunda olup, daha büyük çaplı anten gerektirdiklerinden oldukça pahalıdırlar. Uzun menzildeki hava olaylarını ve büyük okyanus kıyılarındaki hava olaylarını gözlemlemek için kullanılırlar.
X Band: Bu radarlar 8-12 GHz frekansında çalışır. Dalga boyları 4-2,5 cm dir.
K Band: Bu radarlar 18-27 GHz frekansında çalışır. Dalga boyları 1,7-1,2 cm dir.
Radarlar, aşağıdaki şekilde görülen elektromanyetik spekrumda yer alan radar bandlarını kullanırlar.

Radarın tarihçesi

Batı Karadeniz sel felaketinin ardından Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, ülkemizde meydana gelebilecek doğal afetlere karşı erken uyarı sistemini uygulayabilmek için tüm Türkiye’yi meteorolojik hava radarları ağı ile kaplamayı planlamıştır. Bunun ilk adımı olarak 22 Haziran 2000 tarihinde Ankara’da C Band Doppler Polarimetrik Meteoroloji Radarı hizmete girmiştir.2001 Yılına kadar Analiz ve İstidlaller Şube Müdürlüğü’ne bağlı olarak çalışan Radar Meteorolojisi Birimi, 2001 yılı Şubat ayından itibaren yeni kurulan Uzaktan Algılama Şube Müdürlüğü’ne bağlanmıştır. Ardından 2003 yılında İstanbul, Zonguldak ve Balıkesir bölgelerinde 3 adet C Band Doppler Meteoroloji radar daha hizmete alınmıştır. Önümüzdeki yıllarda radar ağının genişletilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde meydana gelen seller ve taşkınlar, can kayıplarıyla birlikte önemli hasarlara ve dolayısıyla büyük ekonomik kayıplara neden olmuştur.

radar kullanım alanları

Ancak konvektif olayların tespitinde oldukça faydalıdır.
Meteorolojik Radarların Kullanım Alanları
Radarlar meteorolojide iki türlü kullanım alanına sahiptir:
Kısa Süreli Tahmin
Uyarı
KISA SÜRELİ TAHMİN
Radarın kaplama alanın ışın geometrisi ve dünyanın küreselliği nedeniyle sınırlı olması ve hava kütlelerinin hareketinin ortalama 50 km/saat (kış mevsiminde daha hızlı-yaz mevsiminde ise daha yavaştır) olması nedeniyle, radarlar ile ancak gelecek birkaç saat için tahmin yapılabilir. Bundan dolayı uzun vadeli hava tahminleri için radar kullanımı anlamlı değildir. Topluma yönelik 0-4 saatlik kısa vadeli hava tahminidir. Radar operasyon merkezinde gerçel zamanlı (real time) olarak toplanan veri işlenerek yaratılan ürünler, yine gerçel zamanlı olarak hava tahmin merkezlerinin kullanımına sunulur.
UYARI
Kamuda doğal felaketlere sebep olabilecek şiddetli hava olaylarının yerinin ve şiddetinin tespit edilmesidir. Bu olaylar:
Şiddetli yağışlar ve sonucunda oluşan seller ve taşkınlar
Microburst-Macroburst
Rüzgar Değişimi (Wind Shear), Türbülans
Kuvvetli fırtınalar, Hortum
Hamle Cephesi (Gust Front)
Meteorolojik Radarlar ile,
Herhangi bir noktaya herhangi bir anda kaç mm yağış düştüğü, belirli bir periyottaki toplam yağış miktarının belirlenmesi,
Yağış başladıktan sonraki 30-60 dakikalık süre içerisinde gerçekleşebilecek yağışın tahmini,
Herhangi bir noktada ve herhangi bir anda yağış tipinin ne olduğu ve bu yağışlı sistemin hangi yöne doğru hareket edeceğinin tahmini (Doppler modunda),
Herhangi bir noktada ve anda, rüzgar bileşenlerinin zamansal, alansal ve vektörel olarak tespiti,
Havaalanlarında ve uçuş bölgelerinde uçakların kalkış ve inişlerinde önem taşıyan wind shear, microburst- macroburst ile kuvvetli rüzgarların büyüklüklerini alansal ve zamansal olarak tespiti,
Soğuk ve sıcak cephe hareketlerinin ve konumlarının sürekli olarak izlenmesi,
Kamuda can ve mal kaybına neden olan sel ve taşkın afetlerinin önceden tahmin edilmesi,
Dolu tahmini (özellikle dual polarizasyon özelikli radarlar ile) mümkün olabilmektedir.
Ancak, hortum, wind shear ve microburst- macroburst gibi yere yakın bölgelerde gerçekleşen hadiselerin tespit edilmesinde radarın bulunduğu konum çok önemlidir. Bölgenin topoğrafik yapısı nedeniyle oluşabilecek yer ekolarından (clutter) kaçınma ve kapsama alanının mümkün olduğu oranda geniş tutulabilmesi amacıyla radar yüksek bölgelerde konuşlandırılmış ise bu hadiselerin tespiti oldukça zor olabilir.
Ülkemizde sel ve taşkınlar açısından risk oranı oldukça yüksek olan bölgeler bulunmaktadır. Bunun temel nedenlerinden biri ve en önemlisi, bu bölgelerin topoğrafik yapısıdır. Bu bölgelere düşen yağışlar topoğrafik yapıya, toprak yapısına ve yağış miktarına bağlı olarak hızla akışa geçmekte, sel ve taşkınlara neden olabilmektedir.
Klasik gözlem ağı ile düşen yağış miktarını sağlıklı olarak ölçebilmek ve de bu yağışlar sonucunda oluşabilecek taşkın ve selleri önceden tahmin edebilmek mümkün olmamaktadır. Bu nedenle sel ve taşkınlar açısından riskli bölgelere düşebilecek yağış miktarını önceden tespit edebilecek ve bu yağışlar sonucunda oluşabilecek olayları önceden tahmin edebilecek erken uyarı sistemlerini oluşturmak açısından meteoroloji radarlarının kullanılması dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi ülkemiz için de kaçınılmaz olmuştur.

radarın icadı

İskoçyalı mucit Robert Watson-Watt günümüz radar sisteminin mucidi olarak tarihe geçmiştir. Watson-Watt radarı bulmadan önce buna benzer birçok deneme farklı mucitler tarafından gerçekleştirilmiş ve bazılarının patentleri alınmıştır.Christiyan H. Ismeyer deniz yolculukları sırasında oluşan gemi kazalarını önlemek için kesintisiz radyo dalgaları kullanarak nesnelerin belirlenmesini sağlayan bir sistem geliştirmiş ve 1904 yılında patentini almıştır.1926 yılında ise İskoçyalı John Logie Baird kısa boylu elektromanyetik dalgalar kullanarak nesneleri belirlemeyi başardı. Benzer başka bir buluşsa Alman Rudolf Kühnold'un radyo dalgaları ile nesnelerin saptanmasına yarayan cihazıydı.(1933) Radar sistemi yalnızca nesnelerin saptanması için değil aynı zamanda ne kadar uzaklıkta olduğunu hızını ve şeklini belirleyebilen bir cihazdır. Watson-Watt'tan önce sadece nesnelerin tespiti ile ilgili çalışmalar yapılmıştı. Bir nesnenin hem tespiti hemde ne kadar uzaklıkta olduğunu ölçen ilk radarı Watson-Watt 1935 yılında buldu ve patentini aldı.Aynı yıl içinde Hava Savunma tarafından desteklenen bir bilimsel araştırma grubuna dahil edildi. Kendisinden radyo dalgaları ile düşman uçaklarının yok edilip edilemeyeceğine dair rapor istendi. Watson bu konu üzerinde derin araştırmalar yaptıktan sonra bunun mümkün olmadığını ancak radyo dalgaları sayesinde uçakların yer yön ve hız tespitlerinin mümkün olduğunu belirten bir rapor teslim etti. 26 Şubat'ta ilk denemesi başarıyla gerçekleştirildi ve 17 Eylül tarihinde ilk kullanılan radarı üretti.

radar nasıl çalışır?

Uzaktaki cisimleri tıpkı bir projektör gibi, fakat radyo frekanslarında aydınlatarak tespit eden bir teleskopa benzetilebilir.Radar, İkinci Dünya Savaşı sırasında geliştirilmiş ve ismi Radio Detection and Ranging kelimelerinin büyük baş harflerinin biraraya getirilmesinden türemiştir. Bu İngilizce kelimeler, radar cihazının mikrodalgalarla hedefin mesafesi, istikameti ve açısını bulduğu anlamına gelir. Halbuki ilk defa Galilei tarafından 1610'da kullanılan teleskop, uzaktaki cisimleri tespit için cisimlerin yayınladığı ışınlara muhtaç ve ayrıca bunun frekansına bağımlıdır.Radar cihazı ile karanlık bulut veya sis içinde olup görünmeyen cisimlerin durumu ve yeri mikrodalgalarla tayin edilir. İlk adı radiolocation dur. Cihazın bir vericisi, bir de hedeften yansıyarak dönüp gelen mikrodalgayı alan alıcısı vardır. Görüntü televizyon ekranının benzeri katot ışınlı tüp üzerinde ışıklı noktalar halinde teşekkül eder.Radarın keşfinde, gözü görmediği halde karanlıkta büyük ustalıklarla uçup, avını yakalayan yarasanın çok rolü olmuştur. Yarasa insan kulağının duyamayacağı ultrasonik ses frekansı yayınlayarak, yansıyan sesten hedefini görmektedir.Radarın keşfi İkinci Dünya Savaşı ile aynı zamana rastlar. Artan Hitler tehlikesine karşı olağanüstü ölüm ışınlarını bulma hülyasının gerçekçi bir sonucu olarak ortaya çıkan radar, düşmanı uzaktan tespit edip ve görünmese bile bunu tahripte başarıyla kullanılmıştır. Yukarıda sözü geçen ölüm ışınları düşüncesi ise daha sonraları lazerin keşfiyle tekrar canlanmıştır.Harbin getirdiği bir silah olarak ortaya çıkan radar, barış zamanında da birçok uygulama alanları bulmaktadır. Radarla ilgili ilk deney 1935 Şubat ayında 49 m dalga boyunda çalışan bir CW (continuous waves = sürekli taşıyıcı dalga) radyo vericisiyle yapıldı. Yaklaşan bir uçağın 13 km'den tespit edilmesiyle ilk başarı sağlandı.1935 Haziran ayında da ilk darbeli verici yapıldı ve denendi. 24 km mesafedeki bir uçaktan yansıyan bir takım işaretler sezildi. Darbeli verici işareti halinde mesafe, gönderilen ve alınan darbe arasındaki zaman kayması ve dalgaların yayılma hızından hesaplanabilir. 50 m dalga boyunda çalışıldığında, diğer radyo istasyonlarının karıştırması sebebiyle daha sonraki denemelerde, radar dalga boyu 25 m'ye değiştirildi. Daha kısa dalga boyu kullanmanın başka bir faydası da, aynı fiziki büyüklükteki bir antenin yöneltilme özelliklerini geliştirmesiydi. 1935 Eylül ayında mesafede 70 km'ye, 1936 Mart ayında ise 150 km'ye ulaşıldı.Radar üzerindeki çalışmalara hem Avrupa hem de Amerika'da aynı yıllarda devam edilmiş, geliştirilen örnekler ordu hizmetlerinde kullanılmıştır. İlk önce geliştirilen CW-radar daha hassas olmasına rağmen mesafe hakkında bir bilgi vermemekte, sadece hedefin varlığını göstermektedir. Darbeli radarda ise, gönderilen darbe bir anlamda işaretlenir ve hedeften yansıyıp tekrar alınana kadar geçen süreden mesafe kolayca hesaplanır.Bunlara misal olarak gemilerin kesif sis içinde yönlendirilmesi, uçaklarda hedef bulma, kör uçuş ve kör inişin gerçekleştirilmesi ve fırtınayı takip sayılabilir.Halen kullanılan birçok radar aynı temel esaslara göre, fakat gelişmiş bir doğrulukla çalışmaktadır. Mesela radardaki savaş sonrası ilerlemelerin en büyüğü elektronik bilgisayarların ortaya çıkmasından sonra, muazzam hafıza kapasiteleri ve hesaplama hızları sebebiyle işaret analizi alanında olanıdır. Böylece yansıyan işaretler ayrıntılı olarak incelenebilmekte, hedefe ait birçok bilgi, çeşitli yollarla göz önüne serilebilmektedir.Radarın en anlamlı uygulamalarından biri olan haritalama radarında ise, mikrodalgalar kullanılmakta ve sağlanan bilgilerden fotoğraf ve benzeri şekiller elde edilmektedir.Bir radar sistemi, kullanıldığı yere bağlı olarak çeşitli şekillerde tasarlanabilir. Temelde bu, ya sürekli dalga radarı veya darbeli radar olacaktır. Gözlenecek büyüklük bir polis radarındakine benzer olarak, cismin hızı olabildiği gibi, cismin uzaklığı ve yüksekliği, uzaklığı ve hızı, uzaklığı ve yönü olabilir. Dolayısıyla bu durumlardan herhangi biri için kullanılacak radar tipinin tek olduğunu söylemek güçtür. Ayrıca, bir radar sistemi sadece bir alıcı ve bir vericiden ibaret değildir. Radar sistemini; kullanılacak frekans, atmosferin etkileri, hedeflerin ve bulundukları ortamın özellikleri gibi faktörler belirler.Yayınladığı radyo frekans işareti sürekli olan CW-radarının getirdiği tahditler şöylece sıralanabilir:* CW-radarı mesafe bilgisi vermez. Sadece yarım dalga boyundan -genelde bir metreden az- mesafe değişiklikleri ölçülebilir.* CW-radarı sabit hedefler söz konusu olduğunda bunları ayırt edemez. Çünkü her bir hedefin yansıttığı işaretlerin toplamı yine başka tek bir hedefin yansıtacağı sinüzoidal bir işaret anlamına gelir.* CW-radarı farklı hızları tespit edebilir. Çünkü yansıtılan işaretler farklı frekanslarda olacaktır (Doppler frekansları). Fakat bu durumda da hızlar fark edilmiş, hedeflerin kendileri uzayda fark edilememiştir.Yayınlanan işareti, darbeler halinde gönderen darbeli radarda ise CW-radarının yukarıda sözü edilen mahzurları bulunmaz. Kesinlikle ölçülebilen mesafe, darbe peryoduyla doğru orantılı, radyal hız ise ters orantılıdır. Bu yüzden darbe frekansı her iki büyüklüğü tatmin edici bir şekilde ölçebilmek için optimize edilir. Mesela çokça kullanılan 1 kHz'lik tekrarlama frekansı halinde mesafe hesaplanırsa 150 km bulunur. Bu değer ise, mesela hava alanı radarları için tatminkardır.Yönlendirilebilir radar anteninden belirli bir anda yayınlanan yüksek frekanslı işaret darbesi bir cisme çarptığında, radyofrekans enerjisinin bir kısmı geri yansır. Yansıyan bu darbe, radarın alıcı düzeni vasıtasıyla alınır. Temel olarak antenin o andaki yönü cismin yönünü, darbenin gidip gelme zamanı da mesafesini verir. Pratikte kullanılan radar sistemleri sadece bir alıcı ve bir vericiden ibaret olmayıp, çok daha karışık bir yapıdadır. Fakat ana birimleri gösterecek şekilde bir radar sistemi blok şemada belirtilen yapıdadır. Zamanlama birimi veya darbe jeneratörü vericiye bir anahtarlama darbesi ve aynı anda alıcıya referans darbe gönderir. Darbe modülatörde şekillendirilir ve kuvvetlendirilerek antene uygulanır. Gözlenen alan, anten tarafından adeta bir ışık hüzmesiyle olduğu gibi taranır. Çok çeşitli tipte anten mevcutsa da, çoğu istendiğinde belirli bir yöne yöneltilebilen yapıdadır. Alma ve gönderme için ayrı ayrı antenler kullanılabildiği gibi, çoğu sistem her iki fonksiyon için aynı anteni kullanmaktadır. Alma-gönderme anahtarı, bir darbe yayınlanırken alma biriminin yolunu kesen, diğer zamanda yansıyan işaretleri almaya hazır hale getiren elektronik bir anahtardır. Radarın menzili gönderilen iki darbe arasındaki zamanla sınırlıdır. Çünkü gönderilen bir radyofrekans darbesi bir sonraki darbeye kadar gidip gelmek mecburiyetindedir.Alınan işaret, alıcıda daha önce darbe jeneratörünün ürettiği referans işaretle mukayese edilir. Aradaki zaman miktarından mesafe tayin edilir. Bunu yapmak için birçok metod vardır. Katod ışınlı osiloskoplar, mukayese göstergeleri olarak çokça kullanılırlar.Basit bir misal olarak, darbe jeneratöründen alınan referans işaretin, ekran üzerinde yatay taramayı başlattığını düşünelim. Taramanın osiloskop ekranını baştan başa katetmesinin ifade ettiği mesafe tarama devresinin parametreleriyle ayarlanabilir. Bu arada yansıyan işaret osiloskobun diğer saptırma devrelerine uygulanırsa iz, üzerinde bir çıkıntı şeklinde ortaya çıkar.Şüphesiz bu hesapta devredeki bir takım zaman gecikmeleri ihmal edilmiştir. Son asrın harikulade bir sistemi olarak görünen radarı geliştiren ilim adamları, bu fikri herkesin bildiği bir canlıdan almışlardır. Bu canlı geceleri büyük bir hızla ve keskin dönüşler yaparak uçan yarasalardır. İnsanoğlunun radarından çok daha gelişmiş bir mekanizmaya sahip olan yarasalar, ağızlarıyla insanların duyamadığı yüksek frekanslı işaretler göndermekte, cisimlerden yansıyan işaretleri analiz ederek bunun bir engel mi veya bir yiyecek mi olduğunu tespit etmektedirler. Yarasaları taklit ederek, onların sahip olduğu sistem yanında, çok iptidai kalan radarı yapan insanoğlu incelemelerine devam etmekte, kulaklarıyla gören yarasaların keşfedilmemiş sırlarını bulmaya çalışmaktadır.

Radar nedir?

Eğer sesin havada yayılma hızını biliyorsanız nesnenin mesafesini ve genel yönünü hesaplayabilirsiniz.İngilizcede, radyo ile meydana çıkarma ve yerini tespit etme anlamına gelen Radio detection and rangirg kelimelerinin baş harflerinden meydana gelmiş bir kelimedir. Kelime olarak sözlük anlamı yoktur. 1935 yılında İngiliz bilgini Robert Watson - Watt tarafından ilk defa uygulanmış 1939 yılından itibaren İngiliz hava kuvvetlerinde, daha sonraki yıllarda da bütün dünyada deniz ve hava yolları araçlarında kullanılmağa başlanmıştır. Radar aletlerinden bir verici ve bir de alıcı bulunur. Radar alıcısı bir anten ve bir ekrandan meydana gelmiştir. Bu alıcı, kısa dalgayı ışık dalgası haline getiren bir düzenek de vardır.Birbiri peşi sıra verilen kısa radyo dalgalarının, herhangi bir cisme çarpınca, ses dalgaları gibi yansıyıp geri dönmesi prensibine dayanarak yapılmış bir tespit aleti. Radar vericisi, kısa dalgaları gönderdikten sonra, bu dalgalar, çarptıkları herhangi bir cisimden geri dönünce, alıcı anten tarafından toplanır. Bu dalgalar ışık dalgası haline çevrilerek ekrana yansıtırlar. Böylece, kısa dalgaları yansıtan cisimler, bu ekranda belirmiş olurlar. Radar deniz ve hava araçları için, gidiş yollarındaki cisimleri meydana çıkaran ve yerini tespit eden önemli bir alettir.Radar, uzaktaki hedefleri mikrodalga yansıtma metodu ile tespit eden cihazdır. Radarın çalışma prensibi ses dalgası yansıma prensibine çok benzer. Sesi yansıtan bir nesneye doğru bağırmanız halinde (örneğin bir kayalık vadide veya mağarada) bir yankı işitirsiniz. Radyo frekans enerjisi nesneye ulaşır ve tekrar nesneden yansıyarak geri döner. Enerjinin buradan küçük bir kısmı yansır ve radara geri gelir. Dönen bu bölüme aynen ses terminolojisinde olduğu gibi YANKI adı verilir. Radar seti yankıyı yansıtan nesnenin yön ve mesafesini tespit etmek için kullanır. Radar şu kelimelerin baş harflerinden oluşmaktadır: Bir radar anteni Bir radar anteni RAdio Detecting And Ranging Radyo Algılama ve Mesafe Tayini Alman mühendisi Christian Hülsmeyer elektromanyetik dalgalar ile gemilerin yerini belirlemekte kullanılabilen icadını tescil ettirmek için 1904 yılında Almanya ve İngiltere'de patent başvurusunda bulundu. 30. Nisan.1904 tarihinde Kraliyet Patent Dairesi, Christian Hülsmeyer tarafından geliştirilen, „uzaktaki metal nesnelerin yerini bir gözlemciye bildiren” cihazı 165 546 Nolu belge ile tescil etti.Dönüş yankısı için geçecek süre, ses hızı biliniyorsa kabaca hesaplanabilir. Radar elektromanyetik enerji palslarını Şekil 1. de görüldüğü gibi benzeri bir tarzda kullanır. Patent belgesinde bir yansıma sayesinde, gelmekte olan bir gemiyi tespit eden bir buharlı geminin resmi yer almaktadır. Ren nehrinde yapılan bu deneme ile cihazın kullanılabilirliği kanıtlandı.